İhti̇yaç Nedeni̇yle Tahli̇ye Davası - Kartal Ki̇ra Avukatı
Buradasınız: Anasayfa / Blog
İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası - Kartal Kira Avukatı
İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası - Kartal Kira Avukatı

 

Kartal Avukat ve İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası

İhtiyaç nedeniyle tahliye davası, Türk Borçlar Kanunumuzun 350/1. maddesi ile 351. maddelerinde düzenlenen önemli bir hukuki müessesedir. Kartal'da gayrimenkul sahibi olan kişilerin sıklıkla karşılaştığı bu dava türünde, uzman bir avukat ile çalışmak sürecin doğru yönetilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu yazıda, ihtiyaç nedeniyle tahliye davasının tüm yönlerini detaylı şekilde ele alacağız.

Dava, kiraya veren ile taşınmazı kiraya verenden sonradan edinen ve kira sözleşmesi açısından 3. kişi olan yeni malik açısından ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Kanun metninde yeni malik açısından taşınmazı satın alma değil, "sonradan edinen" ifadesi kullanılmaktadır. Bu nedenle lafzi yorum gereği taşınmazı trampa, bağış vb. satış harici yollarla edinmiş olan yeni malikin de ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açabileceğinin kabulü gerekir.

 

Davanın Kiraya Veren Tarafından Açılması

Kiraya verenin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ihtiyacı sebebiyle tahliye davası açılabilmesi mümkündür. Ancak ihtiyaç kiraya verenin yakınlarına da ait olacak olsa, tahliye davası bizzat kiraya veren taşınmaz malikinin kendisi tarafından açılmalıdır. Kiraya verenin altsoyu: onun çocukları, torunları ve onların çocukları şeklinde soyağacında kendisinden gelen kişilerdir. Kiraya verenin üstsoyu ise anne ve babası, büyükanne ve büyükbabası ile onların anne ve babalarıdır. Mevzuat hükümleri ile mahkemeler tarafından verilen emsal nitelikteki kararlar birlikte değerlendirildiğinde, kiraya verenin gereksinim sebebiyle tahliye davası açabilmesi ve bu dava sonucunda tahliyeye karar verilebilmesinin şartları şunlardır:

  • Kira sözleşmesine konu olan taşınmazı kullanma ihtiyacının varlığı,
  • İhtiyacın bizzat kiraya veren veya kiraya verenin kanunda sayılan yakınlarına ait olması,
  • İhtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olması,
  • İhtiyaç sebebiyle tahliye davasının dava açma sürelerine uygun olarak açılması,
  • İhtiyaç sebebiyle tahliye davasını kiraya veren taşınmaz malikinin açması.

 

İhtiyacın Varlığı ve Niteliği

Kiraya veren tarafından gereksinim sebebiyle tahliye davasının açılabilmesi için: Kiraya verenin kendisinin, eşinin, altsoyunun, üstsoyunun veya kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişilerin konut veya işyeri ihtiyacının mevcut olması gerekmektedir. Ancak burada "ihtiyaç" veya "gereksinim" kelimeleri tek başlarına oldukça soyut kalmaktadır. Dolayısıyla bu ifadelerin uygulamada görülmekte olan yargı kararları da dikkate alınarak somutlaştırılması gerekir. İhtiyacın varlığı ve niteliğinin ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açmaya elverişli olması için:

  • İhtiyacın devamlılık arz etmesi gerekmektedir. Devamlılık arz etmeyecek nitelikte geçici bir ihtiyaç nedeniyle tahliye kararı verilemeyecektir. Örneğin iki haftalık geçici görevlendirme için ikamet ettiği şehirden farklı bir şehirde yaşaması gereken bir kişi, ihtiyaç nedeniyle tahliye davası yoluyla kiracısının tahliyesini sağlayamayacaktır.
  • İhtiyacın doğmuş ya da ortaya çıkmış olması, mevcut olması gerekir. Henüz doğmamış olan ya da gerçekleşmesi uzun bir süre sonra mümkün olan ihtiyaç durumu halinde de tahliyeye karar verilemeyecektir.

 

İhtiyacın Bizzat Kiraya Verene veya Kanunda Sayılan Yakınlarına Ait Olması

Kiraya veren tarafından ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılabilmesi için konut veya işyerine bizzat kendisinin ihtiyaç duyması gerekmemektedir. Kimlerin konut veya işyerine ihtiyaç duyması halinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılabileceği hususu kanunda sınırlı olarak sayılmıştır. Kiraya verenin kendisinin yanında, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ihtiyacı sebebiyle tahliye davası açılabilmesi mümkündür. Bunlar haricinde kişilerin ihtiyaçları nedeniyle ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılamayacaktır.

 

İhtiyacın Gerçek, Samimi ve Zorunlu Olması

İhtiyaç sebebiyle açılan tahliye davalarında tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Buna ilişkin ispat yükü, tahliye davasını açmış olan kiraya veren üzerindedir. İhtiyacın varlığı mümkün olan her türlü hukuki delil ile ispat edilebilir niteliktedir. Kartal'da faaliyet gösteren deneyimli bir kira avukatı, bu delillerin toplanması ve mahkemeye sunulması sürecinde müvekkiline büyük destek sağlamaktadır.

Örneğin kiraya verenin oğlu veya kızı, kira sözleşmesine konu olan taşınmazın bulunduğu şehirde üniversite kazanmışsa ve konut ihtiyacı bulunuyorsa, kiraya verenin de aynı şehirde kendisine ait olan ve kullanıma müsait başka bir taşınmazı yoksa ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğundan söz edilebilir. Ancak bu halde dahi kiracı tarafından çeşitli savunmalar öne sürülebilecektir.

 

Tahliye Davasının Sürelere Uygun Olarak Açılmış Olması

Uygulamada gereksinim sebebiyle tahliye davası açılabilmesi için belirli süreli sözleşmelerin sonundan itibaren bir ay ve belirsiz süreli sözleşmelerde ise kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemi ile fesih bildirimi için öngörülmüş olan sürelere uyularak belirlenecek tarihten itibaren bir ay içerisinde davanın açılmış olması şartı öngörülmektedir.

 

Belirli Süreli Sözleşmeler Açısından Gereksinim Sebebiyle Tahliye Davası Açma Süresi

Kira başlangıç tarihi ve kira süresi belirli olan sözleşmelere, belirli süreli kira sözleşmeleri denilmektedir. Uygulamada genellikle belirli süreli kira sözleşmeleri akdedilmektedir. Yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi: Uygulamada belirli süreli kira sözleşmelerinde, kira döneminin sonundan itibaren bir ay(1 ay) içerisinde gereksinim sebebiyle tahliye davası açılması gerekmektedir.

Esasen Türk Borçlar Kanunumuzun 350. maddesinin metnini dikkatle incelediğimizde belirli süreli sözleşmeler açısından bu şekilde bir aylık sürenin uygulanmasına gerek olmadığını görüyoruz. Maddenin lafzı, Türk dil bilgisi kuralları gereği bir aylık sürenin yalnızca belirsiz süreli sözleşmeler açısından kullanılması gerektiği çıkarımına neden olabiliyor.

Ancak Yargıtay tarafından verilmiş olan emsal nitelikli çeşitli kararlara göre, 12.01.2011 tarihli ve 6101 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olan mülga 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun, İcra İflas Kanunumuzun 272. maddesi ile birlikte değerlendirilmesine dair uygulama, Türk Borçlar Kanunumuzun 350. maddesi için de uygulanmaktadır.

Dolayısıyla söz konusu bir aylık sürenin uygulamada belirli süreli sözleşmeler açısından da geçerlilik arz ettiği ortadadır. Yargıtay'ın emsal kararlarında da belirtildiği üzere: Türk Borçlar Kanunu 350. madde gereğince kiraya veren kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonundan itibaren bir ay içinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir.

 

Belirsiz Süreli Sözleşmeler Açısından Gereksinim Sebebiyle Tahliye Davası Açma Süresi

Belirsiz süreli kira sözleşmeleri açısından gereksinim sebebiyle tahliye davası açma süresi, Türk Borçlar Kanunumuzun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere göre belirlenmektedir. Bu madde hükmüne göre: Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde taraflardan her biri, daha uzun bir fesih bildirim süresi veya başka bir fesih dönemi kararlaştırılmış olmadıkça, yasal fesih dönemlerine ve fesih bildirim sürelerine uyarak sözleşmeyi feshedebilir.

Yasal fesih bildirimi süreleri ve fesih dönemleri; konut ve çatılı işyeri kiralarında kira bedelinin aylık olarak kararlaştırıldığı veya belirlendiği durumlarda, her ay sonuna kadar olmak üzere bildirimin en az bir ay önce yapılması şartıyla sözleşme feshedilebilir. Kira bedelinin yıllık olarak belirlendiği veya kararlaştırıldığı durumlarda ise, her kira yılı sonuna kadar olmak üzere en az üç ay önceden yapılması gerekir.

 

Davanın Uzatılan Kira Yılı Sonuna Kadar Açılabilmesi

Türk Borçlar Kanunumuzun 353/2. maddesi hükmüne göre: Kiraya veren, daha önce veya en geç 350. maddenin birinci fıkrası gereğince dava açma süresinin dolduğu anda dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse, bu ihbar kendisinden sonra gelen yıl sonuna kadarki süre içinde açılan davada da dinlenir.

Bu düzenlemeye göre kiraya veren, TBK md. 350/1 gereğince öngörülen dava açma süresi içerisinde dava açacağını yazılı olarak kiracıya bildirmişse, kanunda öngörülen dava açma süresini takip eden ve uzayan bir kira yılı sonuna kadar dava açabilecektir.

Bir Kartal kira avukatı ile çalışmak, bu sürelerin doğru hesaplanması ve bildirimlerin usulüne uygun yapılması açısından kritik öneme sahiptir. Süre hesaplamalarındaki hatalar davanın reddine yol açabileceğinden, bu konuda profesyonel destek almak son derece önemlidir.

 

Tahliye Davasının Süresinde Açılmaması Halinde Dava Reddedilir

İhtiyaç sebebiyle tahliye davasının açılması için öngörülen sürelere uyulmaması halinde açılmış olan dava, mahkemece süre yönünden reddedilecektir. Zira ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açma süresi, kamu düzenine ilişkin olup davalı tarafından süre yönünden itiraz edilmese dahi mahkeme tarafından kendiliğinden göz önüne alınması gereken bir süredir.

Uygulamada Yargıtay kararları da bu doğrultada olup, emsal nitelikte kararlarda sürelere uyulmaması nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

 

Davanın Yeni Malik Tarafından Açılması

Konut veya çatılı işyeri niteliğinde bir taşınmazı "sonradan edinen" yeni malik, belirli şartlarla ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilmektedir. Yeni malikin ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açabilmesinin şartları, Türk Borçlar Kanunumuzun 351. maddesinde düzenlenmiştir.

Yeni Malik Tarafından Açılacak Tahliye Davasının Şartları

Yeni malik tarafından ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açılabilmesi için gerekli olan şartlar:

  • Taşınmazın konut veya çatılı işyeri niteliğinde olması,
  • Kira sözleşmesine konu olan taşınmazın yeni malik tarafından sonradan edinilmiş olması,
  • Yeni malikin, taşınmazı edindiği tarihten itibaren bir ay içerisinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmesi,
  • Edinme tarihinden itibaren altı ay sonra dava açabilmesi,
  • İhtiyacın varlığı ve ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olması.

Yeni Malikin Bildirimi

Türk Borçlar Kanunumuzun 351. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğince: Yeni malik, konut veya çatılı işyeri niteliğinde taşınmazı edindiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmelidir. Bu bildirim yapılmadığı takdirde yeni malik, taşınmazı edindiği tarihten itibaren altı ay sonra ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açamayacaktır. Kartal hukuk ofislerinde çalışan uzman avukatlar, bu bildirimin zamanında ve usulüne uygun yapılması konusunda müvekkillerine rehberlik etmektedir. Bildirimin noter kanalıyla yapılması, ispat açısından en güvenli yöntemdir.

Yeni Malikin Dava Açma Süresi

Yeni malik, taşınmazı edindiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmesi şartıyla, edinme tarihinden itibaren altı ay sonra ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir. Davanın altı ayın sonunda hemen açılması şart olmayıp, kira sözleşmesinin sonuna kadar açılması mümkündür. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere: Konut ya da çatılı işyeri niteliğindeki bir taşınmazı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracı arasında yapılmış sözleşmeye dayanarak sözleşmenin sonunda bir ay içinde, dilerse TBK.'nun 351. maddesi (Yeni Malikin Gereksinimi) uyarınca edinme günü de dahil olmak üzere edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla edinme tarihinden itibaren altı ay sonra ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir.

Yeni Malikin İhtiyacının Varlığı

Yeni malik tarafından açılacak ihtiyaç nedeniyle tahliye davasında da, ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olması şartı aranmaktadır. Yeni malik, kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut veya işyeri ihtiyacının bulunması halinde tahliye davası açabilir. İhtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olup olmadığının tespitinde, yeni malikin mevcut konut veya işyeri durumu, gelir düzeyi, aile yapısı gibi kriterler mahkeme tarafından değerlendirilmektedir.

Taşınmazı Satın Alma Dışındaki Yollarla Edinen Yeni Malik

Türk Borçlar Kanunumuzun 351. maddesinde, yeni malik için "satın alan" değil, "sonradan edinen" ifadesi kullanılmıştır. Bu nedenle taşınmazı satın alma haricinde trampa, bağış, miras gibi yollarla edinen kişiler de yeni malik sıfatıyla ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilecektir. Bu yorum, kanun koyucunun kullandığı lafzi ifade gereği kabul edilmekte olup, uygulamada da bu şekilde işlem görmektedir.

 

İhtiyacın Varlığının İspatı

İhtiyaç nedeniyle tahliye davalarında, ihtiyacın varlığının ispatı konusunda ispat yükü davacı üzerindedir. Davacı, ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunu mümkün olan her türlü delil ile ispat edebilir. Tanık beyanları, belgeler, fotoğraflar gibi deliller bu kapsamda değerlendirilebilir. Kartal'da bulunan avukatlar, müvekkillerinin ihtiyacın varlığını ispatlamaları için gerekli belgelerin toplanması ve sunulması konusunda profesyonel destek vermektedir. Özellikle karmaşık durumlarda, hukuki stratejinin doğru belirlenmesi kritik öneme sahiptir.

İhtiyacın Devamlılık Arz Etmesi

İhtiyaç nedeniyle tahliye davasında, ihtiyacın devamlılık arz etmesi gerekmektedir. Geçici nitelikteki ihtiyaçlar, tahliye sebebi olarak kabul edilmemektedir. Örneğin kısa süreli bir görevlendirme veya geçici bir durum için açılan tahliye davası reddedilecektir. Mahkeme, ihtiyacın devamlılık arz edip etmediğini somut olayın özelliklerine göre değerlendirmektedir.

İhtiyacın Doğmuş Olması

İhtiyaç nedeniyle tahliye davası açılabilmesi için, ihtiyacın doğmuş ya da ortaya çıkmış olması gerekmektedir. Henüz doğmamış olan veya gerçekleşmesi uzun bir süre sonra mümkün olan ihtiyaçlar için tahliye davası açılamayacaktır. Örneğin ileride evlenme düşüncesi olan ancak henüz nişanlanmamış bir kişinin gelecekteki evlilik ihtiyacı, ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açmak için yeterli görülmeyecektir.

İhtiyacın Dava Sırasında Devam Etmesi

İhtiyaç nedeniyle tahliye davasında, ihtiyacın sadece dava açıldığı tarihte değil, yargılama sırasında da devam etmesi gerekmektedir. Dava açıldıktan sonra ihtiyacın ortadan kalktığının tespit edilmesi halinde, mahkeme davanın reddine karar verecektir. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere: "Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir."

 

Tüzel Kişilerin İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası

Tüzel kişiler de belirli şartlarla ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilmektedir. Ancak tüzel kişilerin ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilmesi, gerçek kişilerin ihtiyaç nedeniyle dava açmasından farklı şartlara tabidir.

Tüzel Kişilerin İhtiyaç Nedeniyle Dava Açma Şartları

TBK'nun 350. madde kapsamına göre; bir kişi kendisi eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin ihtiyacını gerekçe göstererek tahliye isteyebilir. Gerçek kişilerin kendi mülklerini şirket ihtiyacı nedeniyle tahliye ettirebilmeleri mümkün değildir. Tüzel kişiler ancak kendilerine ait kiralananı kendi ihtiyaçları için tahliye ettirebilirler. Yargıtay kararlarında da bu husus açıkça belirtilmektedir.

Tüzel Kişinin Faaliyet Konusu

Davacı ticari şirket olmakla kiralananda yapılacak işin şirketin faaliyet konuları arasında yer alması gerekir. Şirket ana sözleşmesinde yer almayan bir konuda şirketin ihtiyacının varlığından söz edilemez. Bir gayrimenkul avukatı, tüzel kişi adına açılacak ihtiyaç nedeniyle tahliye davalarında, şirketin faaliyet konusu ile talep edilen taşınmazın kullanım amacı arasındaki uyumun tespit edilmesi konusunda müvekkiline destek vermektedir.

 

Konut İhtiyacı Nedeniyle Tahliye Davası

Konut ihtiyacı nedeniyle tahliye davası, uygulamada en sık karşılaşılan ihtiyaç nedeniyle tahliye davası türüdür. Davacının kendisi veya yakınları için konut ihtiyacının bulunması halinde, bu ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açılabilmektedir.

Konut İhtiyacında Kirada Oturma

Konut ihtiyacına dayalı davalarda, davacının halen kirada oturması ihtiyacın varlığı açısından yeterli görülmektedir. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, davacının kirada oturması durumunda ayrıca tahliye tehdidi altında bulunması aranmamaktadır. Ancak davacının kendisine ait başka kullanılabilir konutunun bulunması halinde, ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğundan söz edilemeyecektir.

 

İşyeri İhtiyacı Nedeniyle Tahliye Davası

İşyeri ihtiyacı nedeniyle tahliye davası, davacının kendisi veya yakınları için işyeri ihtiyacının bulunması halinde açılabilmektedir. İşyeri ihtiyacının da tıpkı konut ihtiyacında olduğu gibi gerçek, samimi ve zorunlu olması gerekmektedir. İşyeri ihtiyacının tespitinde, davacının veya yakınlarının mesleki durumu, gelir elde etme yöntemi, mevcut işyeri durumu gibi faktörler mahkeme tarafından değerlendirilmektedir.

Fesih Bildirim Süresine Uyulmaması

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 328. maddesinde yer alan düzenlemeye göre ise; belirsiz süreli kira sözleşmelerinde taraflardan her biri, daha uzun bir fesih bildirim süresi veya başka bir fesih dönemi kararlaştırılmış olmadıkça, yasal fesih dönemlerine ve fesih bildirim sürelerine uyarak sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmede veya kanunda belirtilen fesih dönemine veya bildirim süresine uyulmamışsa, bildirim bir sonraki fesih dönemi için geçerli olur. Fesih bildirim süresine uyulmaması halinde açılan ihtiyaç nedeniyle tahliye davası, süre yönünden reddedilecektir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, mahkeme tarafından kendiliğinden göz önüne alınmalıdır.

Belirli Süreli Kira Sözleşmesinde İhtar Şartı

Belirli süreli kira sözleşmelerinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılabilmesi için, kiracıya önceden ihtar çekilmesi şart değildir. Türk Borçlar Kanunu 350. madde gereğince kiraya veren, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonundan itibaren bir ay içinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir. Ancak TBK'nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren, daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse, dava bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Bu durumda ihtar, dava açma süresini uzatma fonksiyonu görmektedir.

 

Tahliye Kararı ve İcra

İhtiyaç nedeniyle tahliye davasının kabulü halinde mahkeme, kiracının taşınmazı tahliye etmesine karar verecektir. Tahliye kararı kesinleştikten sonra icra aşamasına geçilmektedir. İcra aşamasında, kiracının taşınmazı gönüllü olarak tahliye etmemesi halinde, zorla tahliye işlemi yapılmaktadır. Zorla tahliye işlemi, icra müdürlüğü tarafından yürütülmekte olup, gerektiğinde kolluk kuvveti desteği alınabilmektedir.


 

Kartal'da İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası Süreci

Kartal ve çevresinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açmak isteyen kişilerin, deneyimli bir kira avukatı ile çalışması süreci önemli ölçüde kolaylaştırmaktadır. Akdemir Hukuk Ofisi, davanın başlangıcından sonuçlanmasına kadar tüm aşamalarda müvekkiline hukuki destek sunmaktadır. Dava sürecinde izlenmesi gereken adımlar şunlardır:

  • İhtiyacın varlığının ve niteliğinin tespit edilmesi,
  • Gerekli belgelerin toplanması,
  • Sürelerin doğru hesaplanması,
  • Dava dilekçesinin hazırlanması ve mahkemeye sunulması,
  • Yargılama sürecinin takip edilmesi,
  • Delillerin mahkemeye sunulması,
  • Karar aşaması ve icra takibi.

 

Akdemir Hukuk - Kartal Ofis

Akdemir Hukuk Bürosu, Kartal'ın Soğanlık semtinde bulunan ofisi ile müvekkillerine kira hukuku alanında profesyonel hizmet sunmaktadır.

Ofis, Kartal Metro durağına ve E-5 karayoluna yakın konumu ile kolayca ulaşılabilir bir noktadadır.

Kartal'ın Soğanlık semtinin yanı sıra Yakacık, Dragos, Esentepe, Atalar, Yunus, Cevizli ve diğer semtlerden gelen müvekkillere hizmet veren ofis, aynı zamanda komşu ilçeler olan Maltepe, Pendik, Sultanbeyli ve Ümraniye'den gelen müvekkilerin de tercih ettiği bir hukuk bürosudur.

İhtiyaç nedeniyle tahliye davası, kira hukuku, gayrimenkul hukuku ve diğer hukuki konularda uzman kadrosu ile Akdemir Hukuk Bürosu, müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde korumayı ve hukuki süreçleri başarıyla sonuçlandırmayı hedeflemektedir.

Daha detaylı bilgi almak ve hukuki danışmanlık için İstanbul Kartal/Soğanlık'ta bulunan Akdemir Hukuk Bürosu'nu ziyaret edebilir veya 0 505 589 86 36 numaralı telefondan iletişime geçebilirsiniz. Kira Hukuku alanında uzman büromuz, sizlere hukuki destek sağlamaya hazırdır.

 

Avukat Muhammet Akdemir Kimdir?

  • Akdemir Hukuk Bürosu kurucumuz Muhammet Akdemir Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
  • 2011 yılında Patent Vekili Ruhsatnamesi almıştır.
  • 2013 yılında Avukatlık Ruhsatnamesini almıştır.
  • Aynı yıl Iğdır Ticaret İl Müdürlüğünde Tüketici hakem heyetinde raportör olarak göreve başlamıştır.
  • 2014 Yılında Ticaret Bakanlığı merkez kadrosunda Avukat olarak atanmıştır.
  • 2 yıllık Kurum Avukatlığı görevinden sonra 2016 yılında Hakim Stajyer olarak İstanbul Anadolu Adliyesinde görev yapmıştır.
  • 2017 yılından beri serbest Avukatlık yapmaktadır. İstanbul Barosu'na kayıtlıdır.

 

 

Detaylı Bilgi İçin Hemen Bizi Arayın

WhatsApp İletişim

0 505 589 86 36